Anlasilir
Sorunu sor hemen cevaplansın.
anlasilir teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- anlaşılır
- understandable
It's perfectly understandable.
-Bu kesinlikle anlaşılır.
- anlaşılır
- intelligible
- anlaşılır
- comprehensible
A dictionary makes words comprehensible.
-Bir sözlük sözcükleri anlaşılır hale getirir.
- anlaşılır
- lucid
- anlaşılır
- perceptible
- anlaşılır
- apparent
- anlaşılır
- direct
- anlaşılır
- apprehensible
- anlaşılır
- clear
His explanation is not clear.
-Onun açıklaması anlaşılır değil.
Please speak more clearly.
-Lütfen daha anlaşılır biçimde konuşun.
- anlaşılır
- pellucid
- anlaşılır
- clear, lucid, intelligible, comprehensible
- anlaşılır
- unequivocal
- anlaşılır
- inferable
- anlaşılır
- decipherable
- anlaşılır
- cognoscible
- anlaşılır
- exoteric
- anlaşılır
- straightforward
- anlaşılır
- transparent
- anlaşılır
- (Ticaret) plain">(Ticaret) plain
- anlaşılır
- fluent
He speaks passable French, but he is clearly more fluent in German.
-O, geçerli Fransızca konuşuyor ama o anlaşılır biçimde Almancada daha akıcı.
- anlaşılır
- decided
- anlaşılır
- perspicuous
- anlaşılır
- articulate
- anlaşılır
- cognizable
- anlaşılır
- cognisable
- anlaşılır
- conceptive
- anlaşılır
- panetrable
- anlaşılır
- decipher
- anlaşılır biçimde
- clearly
I wasn't thinking clearly.
-Ben anlaşılır biçimde düşünmüyordum.
Please speak more clearly.
-Lütfen daha anlaşılır biçimde konuşun.
- anlaşılır biçimde
- understandably
Tom was understandably angry.
-Tom anlaşılır biçimde kızgındı.
- anlaşılır biçimde
- directly
- anlaşılır biçimde
- exoterically
- anlaşılır iletişim
- (Hukuk) comprehensive communication
- anlaşılır olmak
- come home
- anlaş
- (Bilgisayar) negotiate
Attempts to negotiate a peace treaty failed.
-Barış anlaşması görüşme girişimleri başarısız oldu.
The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
-Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
- kolay anlaşılır
- plain
- kolay anlaşılır
- pellucid
- kolay anlaşılır
- (Konuşma Dili) clear cut
- anlaş
- cotton up to
- anlaş
- {f} handshake
- anlaş
- agree with
Tom and Mary almost always agree with each other.
-Tom ve Mary hemen hemen her zaman birbirleriyle anlaşırlar.
I happen to agree with Tom.
-Tom'la tesadüfen anlaşıyorum.
- anlaş
- concur
- anlaş
- {f} handshaking
- anlaş
- {f} assent
- anlaş
- concurring
- eksik fakat anlaşılır tümce kullanma
- ellipse
- eksik fakat anlaşılır tümce kullanma
- ellipsis
- kısa ve anlaşılır konuşmak
- chop one's words
- zor anlaşılır
- slippery
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.